Jean-Michel Basquiat‘ların, Warhol‘ların ve Nan Goldin‘lerin plak kapaklarına altın nefesleriyle yaratıcılık üflediği bir zaman aralığı vardı. O kısıtlı sürede Gerhard Richter, Bach: The Goldberg Variations’ı (1984); Warhol, Sticky Fingers’ı ve Robert Frank, Exile on Main Street’i; Mapplethorpe ise Horses‘ı sabun gibi köpürtmüştü. Evet, The Rolling Stones yine olay konserlere imza atmaya devam edecekti yada Patti Smith Punk müziğinin vaftiz annesi sıfatını kimseye kaptırmayacaktı yine ama o kült albümlerin dışı biraz daha çıplak kalacaktı. Vitrinleme önemli şey; tamamen tutku işi.

Zamanın dört bir yanına dağılmış bunca şaheseri bir araya getirmek de ayrı bir tutku işi. Total Records kitabının yazarı ve Paris’teki meşhur Librarie Galerie 213‘ün kurucusu küratör ve koleksiyoncu Antoine de Beaupré‘nin, Pablo Picasso‘nun 1949 yılına ait illüstrasyonlarından, Sophie Calle‘un geçtiğimiz yıl tasarladığı albüm kapağına kadar uğramadığı yer kalmamış. Oysa sizin uğramanız gereken tek yer San Francisco’da bulunan Fraenkel Gallery‘i mesken tutan Art & Vinyl sergisi. Antoine de Beaupré işinizi nasıl da kolaylaştırmış!

Bu bağlamda Art & Vinyl, 20. yüzyılın ortalarından bugüne kadar zengin, nüanslı bir sanat tarihi paketiyle gelen soyut espresyonizmden, Jeff Koons‘un ortaya koyduğu yeni kavramsalcılığa (Koonsian) kadar her derde deva bir sergi olarak karşınızda. İşte o serginin öne çıkan 5 harikası.

Andy Warhol, 1951 – The Nation’s Nightmare (Traffic in Narcotics/Crime on the Waterfront)

Warhol denince aklımızın anında  The Rolling Stones’un Sticky Fingers albümüne gidiyor olması insanlık hali.
De Beaupré: “Tahmin ettiğim kadarıyla Warhol 50-60 plak tasarımına imza attı. Koleksiyonda toplamış olduğum tüm Warhol kayıtlarının ortaya çıktığı dönemle ilgili birtakım önemli ipuçları verdiğine inanıyorum.” Uyuşturucu enjekte eden genç bir adamı tasvir eden Warhol’un provokatif illüstrasyonu The Nation’s Nightmare, aynı zamanda New York’ta tam sayfa reklam olarak da yayınlanmış. Amerika’nın karanlık ve öteki yüzünü ortaya koyan bu eserin artçıları, Warhol’un Death and Disaster kitabında ve 1960‘larda çevirdiği filmlerde hayli hayli hissedildi.

Robert Frank, 1972 – The Rolling StonesExile on Main St.

The Rolling Stones’un bu albümün tasarımı için çaldığı ilk kapı Man Ray’inkiydi.
Fakat Man Ray’in tasarladığı örneklerin hiçbirini beğenmeyen grup,
Robert Frank’i yokladı. Ne diyorsunuz, yerinde bir karar mı olmuş?

Raymond Pettibon, 1982 – Black FlagJealous Again.

Onca Black Flag albümü arasında neden Jealous Again kapağı?
De Beaupré: “Bu sergideki amacım, sanatçıların tüm işlerini kirli çamaşırlarını döker gibi ortaya yığmak değildi. Seçimlerim genelde büyük sanatçıların ilk karalamalarından yanaydı. Ellerini korkak alıştırmadığı ilk dönemlerde daha cüretkar olur ve bize kendileri hakkında daha çok ipucu verirler. Tıpki Warhol ve diğerleri gibi, Raymond Pettibon kayıtları da uçsuz bucaksız denecek derecede fazla. Bu kayıt da onun ilk eserlerinden sayılır. Yaklaşık 8 yıl sonra Sonic Youth’un Goo adlı albümünü tasarladıysa da iki albüm tasarımı arasında yadsınmaz farklar var.”

Jean-Michel Basquiat, 1983 – Rammellzee vs. K-Rob. Beat Bop.


Assolistleri sonlara bıraktık: Jean-Michel Basquiat
Yalnızca bir boya çubuğuyla bu denli hayat dolu ve içgüdüsel bir işin ortaya çıkarmak
Basquiat’nın bileceği bir iş. 80‘lerde yalnızca 500 adet üretilen bu kült rap albümünün yeryüzüne dağılan parçalarını bulmak ağzınızda leblebi tozu varken ‘yusuf yusuf’ demekten, inanın, daha zor. Hazır konu rap müziğine gelmişken, sergide Kanye West‘in yaşayan efsane Kaws tarafından tasarlanan 808s & Heartbreak albüm kapağı da yer alıyor. Ne demiş büyük düşünür Kanye: “Ben Warhol’um. Ben bu neslin en etkili sanatçısıyım. Ben ete kemiğe bürünmüş Shakespeare’im.

Nan Goldin, 2000 – Sous le Manteau Ici sur terre.

Plak koleksiyoncuları için kötü haber: Sadece 300 adet bastırılan bu kayıt bulunması en zor plaklar arasında. Müstehcen kapak tasarımı yüzünden sansürlenen Ici sur terre albümü, De Beaupré‘nin koleksiyonuna ne ara ve nasıl girdi kendisi bile hatırlamıyor!